{ "title": "Sperm Yumurtalık", "image": "https://www.yumurtalik.gen.tr/images/sperm-yumurtalik.jpg", "date": "21.01.2024 10:06:14", "author": "ismail veske", "article": [ { "article": "Sperm Yumurtalık, Hayatın sürekliliğinin devam ettirilebilmesi için canlılar, eşeyli ya da eşeysiz şekilde çoğalma sistemleriyle donatılmıştır. Eşeyli üreme, iki değişik cinsiyet olmasını (Erkek ve dişi) gerektirir. Bu canlıların üreme organlarında hususi özellikleri olan germ hücreleri (Sperm ve yumurta) imal edilir. İmal edilen gametlerin biçimi, büyüklüğü ve döllenme şekilleri değişiklik gösterir. Sürüngenler, kuşlar ve tavuklarda genelde oval biçimli, kabuğu sert yumurtalar imal edilir. Kurbağa ve balık gibi su canlılarında, jelimsi bir kitle içerisinde küçük ve kabuksuz yumurta suya bırakılır. Memelilerin birçoğunda ise yumurta ve spermin buluşması ile (Döllenme) vücut içerisinde oluşur ve yavru gelişimini anne karnında tamamlar.

Birbirine zıt özellikler bulunduran yumurta ve sperme değişik vazifeler yüklenmiştir. Araştırmacıların son senelerde üstünde durduğu durum, yumurtaya erişmek için yarışan milyonlarca spermden yalnızca birinin hangi mekanizmaları kullanarak içeriye girip yumurtayı döllediğidir. Döllenme tek başına oluşan bir hadise değildir. Sperm ve yumurtanın sistem mantığı içerisinde beraber etkileşimine bağlı bir şekilde cereyan eder. Döllenme esnasında sperm ve yumurta üstündeki moleküllerin bu seçici buluşmada nasıl bir orkestra şefi görevi gördüğü, anahtar ve kilit gibi çalışan moleküllerin birbirlerine karşı nasıl seçici bir şekilde davrandığı yoğun bir şekilde araştırılmaktadır.

Yumurtanın dış zarındaki proteinlerin rolü, memeli sperm hücreleri, uzun kuyruğu bulunan şişman ok biçimindedir. Yumurta hücreleri ise tekdüze değil, değişik biçim ve büyüklüktedir. Memelilerde milyonlarca sperm, yumurtaya ilk varan sperm olmak için dişinin üreme kanalınca birbirleriyle yarışır. İnsan yumurtası jelimsi olan bir kılıfın içerisinde saklanır. Bunun altında yumurtayı dıştan sıkı bir şekilde kuşatan zona pellucida adlı sağlam ve koruyucu bir dış zar yer alır. Bu koruyucu zarın üstünde ise anahtar ve kilit mantığıyla fonksiyon gören glikoproteinler yer alır. Yaratılışın gereği olarak, yarışa katılan milyonlarca spermden yalnızca birazı bu zara varabilir. Yumurtayla buluşamama da sperm miktarının azlığı kadar, spermin bu zarı geçememesinin de payı bulunmaktadır.

Bu zar üstündeki proteinlere ve lipidlere tutunan tetrasakkarid karbohidratların özel bir çeşidi olan Sialyl-LewisX bulunur. Söz konusu karbohidrata yumurtayı yapışkanımsı kılma ve spermin yumurta üzerindeki reseptörlere kolayca tutunmasına yardım etme görevi verilmiştir. Bu şeker molekülünün, döllenme sırasında kritik rol aldığı 2011 senesinde ispatlanmıştır. Sperm ile yumurtanın buluşması esnasında, sperm aşırı bir şekilde hareketlenir ve dış yüzeyinde bulunan proteinler yeniden düzenlenir, böylece yumurtanın dış zarında bulunan proteinlerce tanınır. Adeta bir giriş kapısı gibi çalışan ZP3 glikoproteini, memeli sperminin yumurtanın içerisine girmesinde yardımcı rol oynar. Bu proteine bağlanamayan bir spermin zardan içeri geçebilme şansı bulunmamaktadır.

Bu proteine bağlandığında spermin içerisinde oluşan kimyevî farklılık akrosomal enzim muhteviyatının salınımını tetikler. Enzimlerin serbest kalmasıyla beraber zona pellucida zarı parçalanır ve spermin içeri girmesi sağlanır. 424 aminoasitten yapılı ZP3 molekülünün belirgin bir şekilde ayırt edilebilen ZP3-N ve ZP3-C adlı iki ana bölümü mevcuttur. ZP3 proteininin ZP3-N bölümü, balık, kurbağa, kuş ve memelilere kadar bütün hayvanların yumurtalarının dış zarında hiçbir farklılık geçirmeden aynen korunmuştur. Bu olay bu proteinin kritik bir fonksiyon gördüğünü düşündürmektedir. Spermin ZP3'e bağlandığı bölüme tutunabilen küçük moleküller yer alabilirse, yeni doğum kontrol hapları oluşturulabilir.

Yumurtanın döllenmesi için gerekli olan ikinci reseptör, ZP2 adlı glikoproteindir. ZP2'nin belli bir bölümü, spermi tanımak ve döllenmeyi mümkün kılmakla görevlidir. Fare yumurtaları üstünde yapılan deneylerde, döllenmenin hemen ardından, yumurta hücresinin ovastacin adlı bir enzim salgıladığı, bu enzimin, yumurtanın dış zarı üstünde kilit şeklinde çalışan bağlanma proteinini (ZP2) parçaladığı, böylece yumurtanın yeni bir sperm kabul etme fonksiyonunu kaybettiği gösterildi. Bu enzim bulunmasaydı, spermler bölünme neticesinde de yumurtaya tutunmaya devam edeceğinden dolayı, yumurta birden çok sperm tarafından döllenecek ve sonuçta embriyo ölecekti.
" } ] }